Kuşlar Anadolu insanını ve hele de yuvalarını çok etkilemiş. Ancak kuşlar genel kanının aksine her akşam uyumak için, yaptıkları yuvalara dönmezler. Kimi türler tüm yıl yuvaladığı bölgenin civarında bulunmayı tercih etse de aslında bir çoğu yuvayı sadece yavrularını dünyaya getirmek ve büyütmek için kullanırlar.
Kuşlar için yuva daimi bir barınak değildir, aksine kuşlar yuvada bulunacakları zamanı azaltmak isterler. Yavrularını ve kendilerini sabit bir ortamda uzun süre barındırmak istemezler. Her ne kadar yuvalarını korunaklı yapsalar da yuvalar avcılar (predatör) için oldukça basit hedeflerdir. Bu riski azaltmak için kuşların üreme dönemleri oldukça kısadır. Kimileri adalara kaçarak yuvalar, kimileri ağaçların en zor ulaşılan bölgelerine yuva kurar, kimileri de yuvalarını kamufle ederek saklamaya çalışırlar. Ancak bazı türler yuvayı saklamak yerine yuvalama süresini kısaltmayı tercih ederler. Bunun için kuzey kutbuna yakın yerlere yani tundralara göç ederler. Bu kadar uzun ve riskli bir yolculuğu göze almanın nedeni bu bölgelerde yuvada bulunma döneminin daha kısa olacağıdır. 24 saat gün ışığı bulunan bu bölgelerde kuşlar yavrularını 24 saat besleyebildiklerinden, onları çok daha hızlı büyütür ve yuvadan çıkarır. Böylece av olma riski de düşer.
Başta kıyı kuşları olmak üzere, yuvalama zamanını bu kadar azaltan kuşlar göç sırasında elbette başka risklerle karşılaşacaklardır. Bu riskleri göze almayan diğer kuşlar yuvalarını en güvenli bölgelere yapmayı tercih ederler. Birçok yırtıcı kuş yuvalarını kayalık uçurumlara yapar. Kayalık yamaçlara insan ve predatörler ulaşamayacaklarından buralar daha güvenli ve yuva yapmak için uygun bölgelerdir. Başka kuşlar deltalarda, nehir yataklarında oluşan adalarda üreyerek yuvalarını korumayı amaçlarlar. Şehir içlerinde de yaşayan saksağanlar daha farklı bir korunma yöntemi geliştirmişlerdir. Saksağanların yuvaları çatılıdır. Şehirlerde gezinen kuş gözlemcileri ağaçlardaki yuvaların leş kargalarına mı yoksa saksağanlara mı ait olduklarını hemen anlarlar. Tipik yuva şeklini düşünün, bir tabak gibi. Saksağanlar yuvalarının üst kısmını da benzer bir yapıyla örerler ve yuvalarını yukarıdan gelecek tehlikelerden korurlar.
Yuvaların dişileri çekmek ve üremeye ikna etmek gibi bir işlevi daha vardır. Birçok kuş türünde yuvaları erkekler yapar ve bunlardan bazılarında dişileri üremeye ikna etmek için erkekler yuva yapımına çok özen gösterirler. Yapılan yuvanın güzelliği ve sağlamlığı bir dişiyi o erkekle üremeye ikna edecektir. Ülkemizde de yaşayan çulhakuşlarının erkekleri aynı bölgede birçok yuva yapar. Yuvalar genelde söğüt ağaçlarına yapılır ve ağaçtan sarkar. Yuvaya tek bir giriş vardır. Bu yapımı zor yuvalardan aynı bölgede birkaç tane yapan erkekler, dişilerin gelmesini ve yuvalardan birisini beğenmesini bekler. Eğer herhangi bir dişi, yuvayı beğenirse emekler boşa gitmez.
Yeni Gine’de yaşayan çardakçıkuşu (Vogelkop Gardener) kuşlarının erkekleriyse yuvalarını yere yaparlar. Yuva çadır gibidir ve ön tarafı açıktır. Kimi yuvalar, içine insanların sığabileceği büyüklüktedir.
Yuva çardak şeklindedir ve kurumuş orkide saplarıyla yapılır. Yuvanın girişine kara yosunlarını yine erkek kuş eker. Bu kadar güzel bir yuva yapmakla kalmayan erkek kuşlar aynı zamanda yuvanın girişini ve iç kısımlarını da rengarenk çiçeklerle ve meyvelerle süslerler.
Çiçekler ve meyveler rastgele renklerden seçilmez. Belli renklerdekiler bir arada diğerleri de başka bir yerde toplanırlar. Aynı bölgede bulunan her bir yuva farklı renklerde ve karakterde de olsa amaç yine aynıdır; yapılan yuvayla en güzel dişiyi çekmek ve onunla üremek.
Dünyada on bine yakın kuş türü olduğu düşünülürse “yuva” hikayelerinin de bitmeyeceğini tahmin edebilirsiniz.
Her ne kadar bazı kuş türlerinde yuvayı çiftler beraber yapsalar da bir çok kuş türünde aslında yuva erkekler tarafından yapılır ve bildiğimizin aksine kuşlar gecelemek için yuvalarına gitmez, daha güvenli yerleri seçerler. Siz güvenli yuvanızda bu yazıyı okurken kuşların nerede olduklarını bir düşünün. Doğada yaşamın o kadar da kolay olmadığını hatırlayacaksınız